Tıpkı maddenin yoksunluğunda olduğu gibi kişi bağımlı olduğu partnerin yokluğunda ya da ayrılık söz konusu hale geldiğinde acı, korku, panik, koşulsuz şartsız uzlaşma ve ilişkiyi bitirememe durumlarını yaşar. Bu durum adeta eroin bağımlılığında gözlenen yoksunluğa benzetilir. Normal bir hüzün, yas süreci gibi değil daha çok eroin yoksunluğu gibi takıntılı, acı dolu, kendine zarar verici davranışlar gözlenir. Sadece ayrılıkta değil ilişkide yaşanan bir problemde de bağımlı kişi benzer hisleri yaşar.
İçindekiler
Aşk bağımlılığında yoksunluk
Bağımlı kişi yoksunluk aşamasında öfke, acı, haz alamama, bedensel belirtiler ve hatta intihar düşüncelerine kadar giden yoğun duygulanım içine girebilir. Yapılan bazı araştırmalarda bu aşk bağımlısı olan bireylerin daha çok kadın, depresif belirtileri ağır ve atipi yaşayan ve intihara eğilimli daha umutsuz kişiler olduğu belirtilmiştir.
Kişi, bağımlı olduğu aşk nesnesinden istediği ilgili alamadığını düşündüğünde, düşük benlik saygısı, öz kıyım düşünceleri, öfke, uykusuzluk, kas ağrıları, bulantı, çarpıntı gibi belirtiler yaşamakta ve ‘normal’ hissedebilmek için, bu yoksunluk belirtilerinin yatışması için o partnere ‘ihtiyaç’ duymaktadır.
Aşk bağımlısı bir birey, yalnız kaldığında kendisini eksik, tamamlanmamış, güvensiz, boşlukta, umutsuz ve değersiz hisseder. Adeta ilişkileriyle ilgili saplantılı uğraşları kontrolden çıkacak hale gelebilir. Bu kişiler kendi hayatlarıyla ilgili duygusal stresörlerle başa çıkabilmek için de bağımlı oldukları kişiye gereksinim duyarlar. Acılarını dindirmek için adeta alkol ve madde bağımlılığında görüldüğü gibi partnerine ihtiyaç duyar ve ona ulaştığını hissettiğinde haz ve doyum, huzur hisseder.
Aşk bağımlıları evlenirken nasıl partnerler seçer?
Daha çok kendisine hükmedici, sahiplenici, yalnız kalmaktansa kendi değer yargılarına ya da ilişkiden beklentilerine hiç uymayan bir kişi ile de hayatlarını birleştirebilirler. Bu kişiler yanlış bir ilişkide olduklarını görseler bile başka bir birlikteliğe başlamadan bu beraberliği kolay kolay sonlandıramazlar. En önemli noktalardan biri de, sosyal, ailevi ve akademik anlamda kişiye büyük zararlar veren bu ilişkiyi bitirmek onlar için kendilerinin de yok olması anlamına geldiği için ilişkiyi bitiremezler.
Neden kişi aşk bağımlısı olur?
Romantik ilişkilerin kurulmasını incelediğimizde mutlaka anne ve baba ile erken yaşlarda kurulan bağlara değinilmesi gerekir. Bununla ilgili çok çeşitli kuramlar konuya açıklık getirmeye çalışmıştır.
Bu alanda yapılan araştırmalar ve teorilere göre, erken yaşlarda çocuk ve anne (veya yerine geçen temel bakım veren kişi) ile kurulan ilişki ileri yaşlarda romantik partner seçiminde ve onunla kurulan ilişkide temel belirleyici rol oynamaktadır.
Bağımlılık düzeyinde bir aşk ilişkisinin karşılanmamış çocukluk ihtiyaçlarını tatmin etme amaçlı bir arayıştan kaynaklanabileceği belirtilmektedir. Bebeklik döneminde anneye her anlamda olan tam bağımlılık hali ve onunla kurulan ilk bağ kişinin tüm hayatı boyunca kuracağı bağları etkilemektedir.
Erkek bebeklik dönemindeki tam bağımlı hal, 2 yaşa doğru kendini bağımsızlaşma isteği, keşfetme ancak yine de bu esnada güvende hissetme, annenin orada, ulaşılabilir olduğunu bilme ihtiyacına evrilir.
Bu ayrışma süreci çocuğun bağımsız bir birey olma yolunda atacağı ilk temeller olacağı için doğru yönlendirilmesi ve desteklenmesi gereken bir süreçtir. Kişinin bu süreçte yeterince ilgi, destek görememesi güvende hissedememesine, sevgi eksikliğine neden olur. Bu durum gelecekte bağımlılık sorunlarının ortaya çıkmasına hazırlayıcı bir etmen olabilir. Bu durumda çocukluktan gelen karşılanmamış ihtiyaçları birey yetişkinlikte anne baba yerine koyduğu başka bir bireyden karşılamaya çalışır. Bağımlı aşk ilişkisinde bu bireyler, karşılanmamış bağlanma açlığını, annenin yokluğunda hissedilen duyguları romantik ilişkide yeniden yaşantılamaktadır. Tıpkı, anne babasının uzaklaşması, kısa süreli ayrılık durumlarında bebeklikte yaşadığı o ‘gitti ve sonsuza dek gelmeyecek’ düşüncesi yetişkinlikte bağımlı olunan romantik ilişki partnerinde de tekrar canlanmakta ve ayrılık, terk edilme korkusu ağır şekilde yaşanmaktadır.
Bağımlı ilişki yaşayan kişilerin bir diğer özelliği de aileleri tarafından yeterince sevgi, değer görmeden büyüyen ve sevgi açlığı çeken kişiler olabilmektedir. Açlık duyduğu sevgi, ilgi ve güveni almak için çabalayıp partnerini kaybetmemek için ona bağımlılık geliştirebilmektedirler. Bu bireyler kendilerine uygun olmasa da ve hatta zarar verse de açlık duydukları hisleri ve ihtiyaçları nedeniyle ayrılmakta zorluk büyük zorluklar yaşarlar.
Aşk bağımlısı olan kişi tedavi edilebilir mi?
Bu bireylerle aşk bağımlılığında sıkça görülen otomatik düşünceler ve bilişsel çarpıtmalar üzerine BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi) yönteminin etkili olabileceği düşünülmektedir. Diğer yandan bu bağımlılığın erken çocukluk dönemindeki bağlanma paterni ile ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda ise psikodinamik psikoterapinin de etkili olabileceği düşünülmektedir.
Ayrıca psikodrama, şema terapi, aile terapisi, kendine yardım gruplarında izlenen on iki adım programlarının da yararlı olabileceği düşünülmektedir.
Hangi metot olursa olsun kişinin düşük benlik saygısını arttırmak, kendilik farkındalığı, olumlu benlik imajı oluşturma, duygularını tanımlama ve kabul etme, ifade etme becerilerinin geliştirilmesinin ve kişiler arası iletişim becerilerinin çalışmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.