Belirsizlik, değersizliktir

Belirsizlik, değersizliktir

71 Görüntüleme

Belirsizlik, kişinin hayatındaki kontrol hissini zayıflatarak, onun kendine olan güvenini ve değer algısını sarsar. İnsan doğası gereği, belirsizlikten kaçınma eğilimindedir. Hayatın kontrol edilemez ve öngörülemez olduğu durumlarda, bireyler kendilerini çaresiz hissederler ve bu çaresizlik, onların kendi değerlerini sorgulamalarına yol açar. Özellikle ikili ilişkilerde belirsizlik, kişinin partneri tarafından sevilip sevilmediği, ilişkideki yerinin ne olduğu gibi konularda belirsizliği artırır. Bu belirsizlik, kişinin değersiz olduğunu düşünmesine neden olabilir. Bu durumda, belirsizlik, değersizlik hissini tetikleyen bir etken olarak karşımıza çıkar.

Diğer yandan, değersizlik algısı, bireyin belirsizliği deneyimleme şeklini de etkiler. Kendini değersiz hisseden bireyler, yaşamlarındaki belirsizlikleri daha yoğun ve tehdit edici bir şekilde algılarlar. Çünkü değersizlik hissi, kişinin dünyaya ve kendine olan güvenini sarsar, bu da onu belirsizliğe karşı daha savunmasız hale getirir. Örneğin, bir birey kendini yetersiz ve değersiz hissediyorsa, iş yerindeki bir belirsizlik (örneğin, terfi olup olmayacağı) onun için dayanılmaz bir kaygı kaynağı olabilir. Bu birey, kendine olan güveni zayıf olduğu için, belirsizlik karşısında daha kırılgan hale gelir ve bu da belirsizliğin etkilerini daha da yoğunlaştırır. Bu iki kavram arasındaki etkileşim, bir tür kısır döngü yaratabilir. Belirsizlik, değersizlik hissini artırır; bu değersizlik hissi de belirsizliğin daha yoğun yaşanmasına yol açar. Örneğin, bir kişi, iş yerinde yeterince takdir edilmediğini düşündüğünde, bu algı ona gelecekteki pozisyonu hakkında belirsizlik hissi verebilir. Bu belirsizlik hissi, onun kendini daha da değersiz hissetmesine neden olabilir. Sonuçta, birey hem belirsizliğin hem de değersizliğin etkisi altında sıkışıp kalır. Bu döngüden çıkmak için bireyin kendilik algısını güçlendirmesi ve kendine olan güvenini yeniden inşa etmesi gereklidir. Bu süreç, belirsizliğin yarattığı kaygının üstesinden gelmek ve değersizlik hissinin etkilerini azaltmak için önemlidir. Birey, kendine değer verdiğinde ve kendi yeteneklerine güven duyduğunda, belirsizlikle daha etkili bir şekilde başa çıkabilir. Bu da onun hayatındaki belirsizlikleri daha tolere edilebilir hale getirir.

Belirsizlik, insan zihninde kök salan derin bir kaygı ve güvensizlik hissi yaratır. Bu durum, kişinin kendini değersiz ve yetersiz hissetmesine yol açabilir. Belirsizlik, bir insanın geleceğe dair beklentilerini ve umutlarını karanlığa gömer; dolayısıyla kişinin kendilik algısını zedeler. Özellikle ikili ilişkilerde, belirsizliğin getirdiği karmaşa ve belirsizlik, bireylerin kendilerine olan güvenini sarsar ve bu sarsıntı, içsel bir değersizlik hissine dönüşebilir. Romantik ilişkilerde belirsizlik, tarafların birbirine olan güvenini aşındırır ve bu durum, değersizlik hissinin köklenmesine yol açar. Kişi, partnerinin tutarsız davranışları karşısında kendini yetersiz hisseder; bir yandan sevgisinin, bağlılığının ve çabasının değersiz olduğu düşüncesine kapılır. Bu tür bir belirsizlik, sadece ilişkilerde değil, geleceğe dair belirsizliklerde de kendini gösterir. Hayatın öngörülemezliği karşısında insan, kendi kontrolünü kaybetmiş gibi hisseder ve bu durum, kişinin kendini değersiz hissetmesine neden olur. Bu değersizlikle birlikte kişinin duygusal tatminini de engellenir. Duygusal olarak tatmin olamayan birey, sürekli olarak eksik bir parça arar ve bu eksiklik hissi, değersizlik algısını besler. Kişi, duygularının karşılık bulmadığı bir ortamda, kendini yetersiz ve değersiz hisseder. Bu durum, içsel bir kaygıya dönüşerek bireyin hayatını etkiler ve onun benlik algısını zedeler. Kaygı bu denli belirsizlikten beslenen güçlü bir duygu iken belirsizlik yaşayan bireyin geleceğe dair beklentilerini ve kontrol duygusunu da bir yanıyla tehdit eder. Bu tehdit, kişinin kendini güvende hissetmemesine ve dolayısıyla değersizlik duygularının yoğunlaşmasına neden olur. Kaygının tetiklediği bu süreç, bireyin özsaygısını ve öz değerini zedeler.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Ne içindeyim zamanın, / Ne de büsbütün dışında; / Yekpare, geniş bir anın / Parçalanmaz akışında,” dizeleri, belirsizlik içinde sıkışıp kalmış bir ruh halini anlatır. Bu dizeler, belirsizliğin yarattığı içsel sıkışmayı ve zamanın getirdiği kaygıyı vurgular. Belirsizlik, bireyi zamanın akışında savurur ve bu savrulma, kişinin kendine olan inancını zayıflatır. Bu savrulma ile birlikte ‘aidiyet’ kavramı da kişinin zihnini meşgul etmeye başlayabilir. Bu tarz belirsizlik ortamında yetişen bireyler, kendilerine karşı güven geliştirmekte zorlanırlar ve bu durum, “bağımlı kişilik” özelliklerinin gelişmesine yol açabilir. Bağımlı kişilik yapısına sahip bireyler, kendi kararlarını almakta zorlanır ve başkalarının onayına ihtiyaç duyarlar. Belirsizlik, bu bireylerde sürekli bir onay arayışı ve kararsızlık yaratır, çünkü belirsizlik, onların kendilerine olan güvenlerini zayıflatır.

Diğer yandan, belirsizlikle sürekli yüzleşmek zorunda kalan bireyler, “kaygılı-kaçınan” bir kişilik yapısı geliştirebilirler. Bu tür kişiler, belirsizlikten kaçınmak için sosyal ilişkilerden ve duygusal bağlardan uzak durabilirler. İkili ilişkilerde yaşanan belirsizlikler, bu kişilik yapısına sahip bireylerde derin bir korku ve güvensizlik yaratır. Bu kişiler, belirsizlikten kaçınmak adına yakın ilişkilerden kaçınır ve yalnızlığı tercih edebilirler.

Belirsizliğin bir diğer etkisi de “obsesif-kompulsif” kişilik yapısı üzerinde görülebilir. Belirsizlik, bu kişilik yapısına sahip bireylerde kontrol edilemez bir kontrol ihtiyacı yaratır. Belirsizlik, kişinin yaşamı üzerindeki kontrolünü kaybetme korkusunu tetikleyerek, sürekli bir kontrol ve düzen arayışına itebilir. Bu bireyler, belirsizlik karşısında kendilerini güvence altına almak için katı kurallar ve ritüeller geliştirirler. Ancak bu çabalar, aslında belirsizlikten kaçma girişimidir ve kişiyi daha da içsel bir çatışmaya sürükleyebilir.

Bu tür psikolojik sarsıntılar, bireyin genel ruh halini derinden etkiler ve onun kendilik algısını zedeler. Kişi, sürekli olarak belirsizlikle yüzleşmek zorunda kaldığında, özsaygısı azalır ve kendi değeri konusunda şüpheye düşer. Bu da depresyon, anksiyete bozuklukları ve diğer ruhsal sorunların gelişmesine zemin hazırlar. Özellikle belirsizlikle başa çıkamayan bireyler, yaşamın getirdiği zorluklar karşısında daha kırılgan hale gelir ve bu kırılganlık, onların ruh sağlığını derinden etkiler.

Sonuç olarak, belirsizlik, insan ruhunda derin yaralar açabilen, kişilik yapısını ve benlik algısını sarsan bir süreçtir. Belirsizlikle başa çıkmak, bireyin ruhsal sağlığını koruması açısından son derece önemlidir. Bu süreçte, bireyin kendine güvenini yeniden inşa etmesi, sağlıklı ilişkiler geliştirmesi ve belirsizliği tolere edebilme becerisi kazanması hayati bir öneme sahiptir. Tanpınar’ın dizelerinde ifade edilen zamanın akışında savrulma, aslında belirsizlikle mücadele eden ruhun bir yansımasıdır; bu mücadele, kişinin kendini bulma ve değerini yeniden inşa etme sürecidir.

Klinik Psikolog Solin Çekin

Randevu AlHemen Ara
WhatsApp (Çevrimiçi)

Merhaba, 👋 Tuğçe ben. Sibel Hanım’ın asistanıyım. Size nasıl yardımcı olabilirim?

Cevap Yaz