Hepimizin gün içinde veya günler arasında duygudurumunda belli düzeyde iniş çıkışlar, dalgalanmalar görülmesi olağandır. Bu ruh hali değişimleri ve mood dalgalanmaları kişinin günlük yaşantısında, aile, iş ve sosyal hayatında belirgin olumsuz bir etki yaratıyorsa burada bir duygudurum bozukluğundan söz edilmesi gerekir.
Duygudurum bozukluğu nedir?
Bir kişinin ruh hali değişimlerinin olağan düzeylerin üstünde bir şiddette, uzun süre devam etmesine duygudurum bozukluğu denir.
Her ruh hali değişimi bir duygudurum bozukluğu demek değildir
Üzüntü, keder, neşe, nefret, kaygı, korku, şaşkınlık, utanç gibi duygular evrensel ve doğal duygularımızdır. Bu duyguların aşırı yaşandığı her duruma bir duygudurum bozukluğu diyemeyiz. Çok sevilen birinin kaybında yoğun acı, üzüntü duymak; sevindirici bir haber aldığımızda coşku hissetmek günlerce ve aşırı sürebilir. Bunlar olağan değişimlerdir. Bir duygunun aşırı sürmesinin yanında içinde bulunulan durumla uygun düşüp düşmediği önemlidir.
Kaç çeşit duygudurum bozukluğu vardır?
Başta çökkünlük (depresyon) ve bipolar bozukluk (iki uçlu bozukluk) olmak üzere çok sayıda alt sınıf ve bunlarla ilişkili bozukluklar vardır. Majör Depresyon en sık görülen duygudurum bozukluğudur. Majör depresyon, ilgili başlığı altında detaylı olarak bahsedilmiş olup; burada ek olarak birincil depresyon, ikincil depresyon, mevsimsel depresyon, psikotik özellikli depresyondan kısaca söz edilecektir.
Birincil depresyon
Başka bir tıbbi ya da ruhsal hastalığa, madde veya alkol kullanımına bağlı olmadan ortaya çıkan depresyondur.
İkincil Depresyon
İkincil depresyon, bedensel ya da ruhsal başka bir hastalığa, madde veya alkol kullanım bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıkar. Çoğunlukla belirtiler birincil ve ikincil depresyonda birbirinden pek ayırt edilemez. Bu tabloda ana hastalık örneğin; tiroid işlev bozuklukları, kanser hastalığı, kalp damar hastalıkları veya şizofreni gibi başka bir hastalık olup ; depresif belirtiler bu hastalıkların yarattığı psikososyal stresler, endişe, korku ya da çaresizlik gibi durumlardan kaynaklanır.
Birincil veya ikincil depresyonda görülen temel belirtiler
- Çökkün ruh hali
- İsteksizlik, zevk almada azalma, eskiden kişinin zevk aldığı şeylerden artık zevk alamaması,
- Enerji azlığı
- Dikkat, odaklanma ve karar verme gibi bilişsel süreçlerde sorunlar
- Yetersizlik, değersizlik, suçluluk, çaresizlik hisleri
- Yaşamına son verme düşünceleri, niyeti
- Uyku ve iştah problemleri
- Kiloda değişiklikler
- Sıkıntı, bunaltı, psikomotor aktivitede azalma ya da artma
- Bedensel belirtiler (karın ağrıları, baş ağrısı, kas-eklem ağrıları vb)
Psikotik özellikli depresyon nedir?
Her depresyonda halüsinasyon (var olmayan sesler duymak, görüntüler görmek gibi), hezeyan (kişinin katı şekilde inandığı, sarsılmaz inanışları. Örn: ‘MİT beni takip ediyor!’, ‘Ben Mehdiyim!’ vb.) gibi psikotik belirtiler gözlenebilirken daha çok ileri yaş depresyonda ya da hastaneye yatan depresyon hastalarında daha sık ortaya çıkmaktadır.
Psikotik özellikli depresyon, psikotik bir bozuklukla karışabilir. Burada psikotik belirtilerin ayrı bir psikotik bozukluğa mı bağlı olduğu yoksa ağır bir depresif dönemin belirtileri olarak mı ortaya çıktığı ayırt edilmelidir. Bu hasta grubunun çok yakından ve detaylı takibi yapılması önemlidir. Çünkü depresif dönemlerinde psikotik belirtilerin sık görüldüğü kişilerin ilerde bipolar bozukluk tanısı alma olasılığı daha yüksektir.
İleri yaş depresyonunu tanımak neden önemlidir?
İleri yaş depresyonu daha sık gözden kaçabilmektedir ve intiharların (özkıyım) %20 si ileri yaşlarda görülmektedir. İlk depresif dönem ileri yaşlarda ortaya çıktıysa tekrarlama ihtimali daha yüksektir. Ayrıca ileri yaş grubunda antidepresanlara yanıt gençlerdeki depresyona göre daha zayıf olabilmektedir. Bu yaş grubunda tedavi süresi daha uzun tutulmalıdır.
Depresyon bunamaya yol açabilir mi?
Özellikle ileri yaşlarda kimi zaman Alzheimer (Bunama) ve depresyon birbirine karışabilmekte veya birlikte görülebilmektedir.
Yalancı Bunama Hastalığı (Psödo Demans)
Kimi hastalarda depresyon ağır seyrediyorsa ve ileri yaşlarda ortaya çıkmışsa tablo demanstan ayırt edilemeyebilir. Özellikle ileri yaşlarda daha çok bilişsel fonksiyonlarda zayıflama belirtileri ile giden depresyonu bunamadan ayırt etmek zor olabilmekte ve kişi yanlışlıkla bunama (demans) tanısı alabilmektedir. Burada detaylı bir nörolojik ve psikiyatrik inceleme, detaylı bir öykü alınması ve psikometrik testler, laboratuvar incelemeler ile görüntülemelerin tamamlanması ile ayırıcı tanıya gidilmelidir.
İki Uçlu Bozukluk (bipolar bozukluk)
Bipolar bozukluk depresyon ve mani dönemleriyle seyreden kronik bir ruhsal hastalıktır. Mani döneminde görülebilecek temel belirtiler; aşırı coşku, neşe, öfke (içinde bulunulan durumla uyumsuz) kişinin enerji düzeyinde anormal bir artış, düşüncelerde ve davranışlarda anormal değişimler, aşırı hızlanma, hareketlilik, çok para harcama, uyku ihtiyacında ciddi bir azalma, kabarmış bir benlik algısı, kendine güvende artış, taşkınlık, cinsel istekte aşırı bir artış, riskli davranışlar görülmesidir. Ayrıca sanrılar, halüsinasyonlar da eşlik edebilir. Bu belirtiler kişi tarafından fark edilmeyebilir ancak çevresi tarafından fark edilebilir.
Mani döneminde görülen belirtiler kişiden kişiye ya da aynı kişide farklı zamanlarda farklı düzeylerde görülebilir. Belirtilerin hastaneye yatacak kadar ağır olmadığı, ciddi bir taşkınlığın gözlenmediği, hastanın uyumunun ciddi şekilde etkilenmediği durumda bir hipomaniden söz edilir.
Bipolar bozukluk iyileşir mi?
Bipolar bozukluk kronik ve tekrarlayıcı bir ruhsal hastalıktır. Tam olarak ortadan kalkmaz. Tedavide amaç, atakların sayısını en aza indirmek, atakların şiddetini ve ortaya çıkma sıklığını azaltarak kişinin işlevselliğinin ve yaşam kalitesinin en az düzeyde etkilenmesini sağlamak olmalıdır. Koruyucu tedavi, stresörlerden uzak durmak, düzenli uyku ve düzenli yaşam, iyi bir psikososyal destek hastalığın takibinde oldukça önemli rol oynar.
Duygudurum bozuklukları tedavisi nasıl olur?
Duygudurum bozukluklarının tedavisinde duygudurum dengeleyici ilaçlar, antidepresanlar, antipsikotikler kullanılabilmekle birlikte her hastanın tedavisi bireysel olarak düzenlenmelidir. İlaç dışı tedavi seçeneklerinde psikoterapiler, TMS (Transkraniyal Manyetik Uyarım Tedavisi) veya EKT (Elektroşok tedavisi) kullanılabilmektedir. İlaç seçimi, doz ayarlama ve takipler mutlaka uzman bir hekim tarafından düzenlenmelidir. Tedavisiz kalan bir bipolar bozuklukta en önemli risk kişinin intihar girişiminde bulunabilme olasılığıdır.
Distimi nedir?
En az iki yıl depresyon belirtilerinin sürmesidir.
Siklotimi nedir?
En az iki yıl boyunca hipomani ve hafif depresyon belirtilerinin sürmesidir.
Bipolar bozuklukla iyi gidişin göstergeleri
- Mani dönemlerinin baskın olması
- Hasta ve ailenin tedaviye uyum sağlaması
- İyilik dönemlerinin uzun oluşu
- Hastanın işlevselliğinin yüksek olması
- Ailede düşük duygu dışavurumu
Bipolar bozuklukla olumsuz gidişin göstergeleri
- Erken başlangıç
- İleri yaş
- Atak dönemleri arasında artık belirtiler görülmesi, tam iyileşme dönemlerinin az oluşu
- Eşlik eden ek ruhsal hastalık
- Geçirilmiş mani dönemlerinin sayısının 10 dan fazla oluşu
- İlk hastalık döneminin mani ya da karma (mikst) dönem oluşu
- Karma dönemler
- Alkol-madde ya da ilaç kullanım bozukluğu
- Depresif dönemlerin uzun sürmesi
- Hızlı döngülü hastalık atakları
- Kişilik bozukluğu bulunması
- Ailede madde kullanım bozukluğu olması
- Ailede duygu dışavurumunun yüksek olması
Bipolar bozukluk genetik mi?
Duygudurum bozukluklarının bazı ailelerde daha çok yığılım göstermesi, hastalığın genetik bir boyutu olduğunu göstermektedir. Bipolar bozukluğun oluş mekanizması hakkında pek çok araştırma yapılmış ve yapılmakta olup, hastalığa biyolojik ve psikososyal etmenlerin birbiri ile etkileşerek neden olduğu görülmüştür.
Bipolar bozukluk çocuğa geçer mi?
Geçebilir, ancak genetik faktörler bu hastalığın nedenlerini tamamen açıklayamamaktadır. Anne ya da babadan birinde bipolar bozukluk varsa çocukta görülme olasılığı yaklaşık %8 dir. Eğer ailede başka kişilerde de bir duygudurum bozukluğu varsa bu risk artar.
Bipolar bozukluk olan kişi gebe kalabilir mi?
Gebelik ruhsal, fiziksel, pek çok stresörün arttığı ve duygudurum dalgalanmalarına neden olabilecek bir dönemdir. Eğer bipolar bozukluğa sahip birey plansız bir şekilde gebe olduğunu öğrenirse ilaçları kesinlikle kendiliğinden kesmeden doğrudan doktoruna ulaşmalıdır.
Eğer kişi gebe kalmayı planlıyorsa bunu ruh sağlığı hekimi ve doğum uzmanı ile birlikte planlamalıdır.
Eğer gebelik planlıyorsanız ve bipolar bozukluk tanısı aldıysanız öncelikle;
- Hastalığınızın stabil gittiğinden emin olun. Gebelik öncesi duygudurumunuzun dengede olduğu ortalama 6 aylık bir dönemin sağlanmış olması önerilmektedir. Gebelik planı için doktorunuza danışın. Mümkünse bu görüşmelere partnerinizi de dahil edin.
- İlaçlarınızı ve dozlarını doktorunuzla birlikte gözden geçirin. İlaç değişiklikleri doktorunuzun yakın gözetimi altında yapılmalıdır. Kesinlikle kendiliğinizden ilaçlarınızı bırakmayınız.
- Doktorunuzla sık sık iletişim halinde olun. Eğer doktorunuz ilaçlarınızda değişiklikler, azaltmalar yapıyorsa bunun duygudurumunuz üzerindeki etkilerinin belirlenebilmesi için doktorunuz tarafından düzenli takip önerilmektedir. Gebelik süresince ilaçlar kesildiğinde veya dozları azaltıldığında hastalığın tekrarlama riski yüksektir, bu sebeple tedaviniz ne kadar erken planlanırsa o kadar iyi olur.
Gebelikte tercihen ilk üç ay ilaç kullanımı en az düzeye indirilmeye çalışılsa da eğer anne adayının hastalığının kontrol altına alınabilmesi için mutlaka ilaç kullanımı gerekiyorsa o durumda doktor takibiyle ilaca devam edilmesi gerekebilir. Burada her gebe bireysel risk faktörleri ve hastalık öyküsüne göre özel olarak değerlendirilir. Eğer kullanılan ilaçlar bebek üzerine zararlı olduğu bilinen ilaçlarsa, daha güvenilir ilaçlar tercih edilmelidir.
Bebeğin sağlığını düşünürken şunu göz önünde bulundurmak gerekir; hiçbir ilaç alınmasa bile yenidoğanda bir anomali gözlenme riski %1-3 civarıdır. Bipolar bozuklukta kullanılan ilaçlar bu bazı ilaçlar bu riski arttırır. Burada aileyi bilgilendirerek anne ve bebek sağlığı için tedavinin önemi göz önünde bulundurulmalıdır.